Zamanı Kaçırmayın, Anı Yaşayın!
Gündelik yaşamın yoğun temposu içinde çoğumuz farkında olmadan zamanın akışına kapılıyoruz. Sabah gözlerimizi açtığımız andan itibaren başlayan bu koşuşturma, günün sonunda bile devam ediyor. İş hayatı, ekonomik kaygılar, ailevi sorumluluklar ve sosyal ilişkiler derken, günler, haftalar, hatta aylar hızla geçiyor.

Ancak Uzman Psikolog Mehmet Uğur Alptekin, hayatın yalnızca zorunluluklardan ibaret olmadığını vurgulayarak, bireylerin anı yaşaması gerektiğini ifade ediyor.Gündelik yaşamın keşmekeşi içinde hepimiz bir koşuşturmanın içindeyiz. Sabah gözümüzü açtığımız an başlayıp gece yatağa girene kadar süren bu hızlı tempo, zamanın nasıl geçtiğini fark ettirmeden bizi içine çeker. İş hayatı, ekonomik kaygılar, ailevi sorumluluklar, sosyal ilişkiler derken bir bakmışız ki günler, haftalar, aylar birbirini kovalamış. Zaman hızla akıyor ve biz çoğu zaman bu akışın içinde savruluyoruz.
Bir an durup düşündüğümüzde, çoğu zaman kendimize bile zaman ayıramadığımızı fark ediyoruz. Oysa hayat sadece zorunluluklardan ibaret değil. Biraz yavaşlamaya, nefes almaya ve anı yaşamaya ihtiyacımız var. Teknolojinin hızla gelişmesi, dünyanın küçük bir köy hâline gelmesine sebep oldu. Sürekli yeni bilgilere maruz kalıyor, sürekli bir şeyleri yetiştirme telaşı içinde boğuluyoruz.
Geçmişe kıyasla daha konforlu bir yaşam sürüyoruz gibi görünse de, ruhsal olarak daha mı mutluyuz, yoksa daha mı kaygılıyız? Anlık bildirimler, sürekli akan haberler, her an her şeyden haberdar olma zorunluluğu… Tüm bunlar bizi tüketiyor. Yaşamak yerine, yetişmeye çalışıyoruz. Oysa hayat, kaçırılmaması gereken bir armağan. Bazen yürüdüğümüz yollarda, gezdiğimiz parklarda, ziyaret ettiğimiz mezarlıklarda tarihin izlerini görürüz. Yüzyıllar öncesinden kalma mezar taşları, unutulmuş sokaklar, eskimiş yapılar bize zamanın ne kadar büyük bir güç olduğunu hatırlatır. O taşların altında yatan insanlar da bir zamanlar bizim gibi bu dünyada nefes alıp verdiler. Onlar da sevdiler, üzüldüler, kaygılandılar, belki de bizim bugün önemsediğimiz şeyleri onlar da kafalarına taktılar. Ama şimdi ne onlar var ne de o sorunlar.
Belki de bir zamanlar yaşadığımız yer, asırlar önce bambaşka bir yerdi; bir zindan, bir bahçe, bir saray veya bir savaş meydanı… Şimdi ise biz buradayız ve bu anın içindeyiz. Peki, neden biz de hayatın içindeki rolümüzü en iyi şekilde oynayıp, geçmişin yüklerinden sıyrılıp anı yaşamayalım? Hayat, insanlara çeşitli roller biçer. Kimi lider olur, kimi öğretmen, kimi sanatçı, kimi işçi… Ama en nihayetinde hepimiz bir sahnedeyiz. Ve bu sahnede rollerimizi oynayıp zamanı geldiğinde ayrılacağız.
Eğer hep geçmişe takılı kalırsak ya da gelecek için kaygılanırsak, bu sahnenin hakkını veremeyiz. Anı yaşamak, her nefesi hissederek yaşamak demektir. Güneşin doğuşuna şahit olmak, bir çiçeğin kokusunu duymak, sevdiklerimizle vakit geçirmek, kalpten kahkahalar atmak… İşte gerçek yaşam budur. Üzüntü, kaygı, pişmanlık… Bunlar hayatın doğal parçalarıdır. Ama sürekli onlara takılı kalırsak, yaşamın güzelliklerini kaçırırız. Elbette zor zamanlar olacaktır, elbette acı çekeceğiz, elbette kayıplar yaşayacağız. Ama unutmayalım ki, hiçbir acı sonsuza kadar sürmez ve zaman her şeyin ilacı olabilir.
Bazen en büyük mutsuzluğumuz, geçmişte yaşadığımız kötü anılara sıkı sıkıya sarılmamız ya da gelecekte olabilecek şeyler için gereksiz kaygılar taşımamızdır. Oysa her şey gelip geçici… Bir an dur ve düşün. Bugün dert ettiğin şey, belki birkaç yıl sonra sana basit bir mesele gibi gelecek. Geçmişte seni kahreden bir olay, belki şu an gülümseyerek hatırladığın bir anıya dönüşmüş durumda. İşte bu yüzden, her şeyi gerektiği kadar önemsemek, her anın değerini bilmek gerekiyor. Kendimize şu soruyu sormalıyız: “Gerçekten yaşadığım her anın farkında mıyım?” Zaman, durmadan akıyor ve biz onu durduramayız.
Ama onu nasıl değerlendireceğimiz tamamen bizim elimizde. Belki bugünden itibaren küçük bir değişiklik yapabiliriz: Daha fazla şükredebilir, daha fazla anı biriktirebilir, küçük şeylerin tadını çıkarabiliriz. Çünkü yaşam, planladığımız değil, şu an içinde bulunduğumuz andır. Ve o an, en değerli hazinemizdir.
Sağlıcakla kalın :)
-
Meteoroloji'den sağanak ve sıcaklık uyarısı
favorite0visibility104 -
Sağanak yağış etkili olacak, sıcaklıklar artacak
favorite0visibility86 -
Deprem Bilimci Ercan: Deprem Nasıl Gelir?
favorite0visibility66 -
Meteoroloji'den Bazı İllere Yağış Uyarı
favorite0visibility72
-
0
-
0
-
0
-
0
-
0
- 0 Yorum
-
Yorumu Gönder